Kolesterol konusunda alanın uzmanı olmayan hekimlerin bile kafası karışıkken insanların kolesterol hastalık yapmıyormuş diye dolanmasına pek şaşırmamak lazım. Bu yazı dizisi ile bilgi eksikliğimizi gidereceğimizi düşünüyorum.
Kolesterol hormon üretimi ve safra oluşturmaya yarayan özelleşmiş yağlardır. Vücudumuz kolesterolün bir kısmını besinlerden sağlarken bir kısmını kendi üretir . Biz karaciğer ve diğer dokular arasında kolesterolü taşıyan molekülleri (lipoprotein) kanda ölçerek, vücuttaki kolesterol dağılımını dolaylı olarak görüyoruz. HDL ve LDL olarak isimlendirilen kolesterol parçaları bu ölçümlerde temel değerlerimiz.
HDL kolesterol; dokudan kolesterolü alıp karaciğere getiren, iyi kolesterol olarak nam salan kolesterol. HDL değeriniz düşükse bu bize damardaki kolesterollerin karaciğere pek taşınmadığını gösteriyor. Yani damardan kolesterol temizlenmiyor. Dolayısı ile damar tıkanıklığı açısından hastanın riskte olunduğunu düşündürüyor.
LDL kolesterol; karaciğerden dokulara kolesterol taşıyan, kötü kolesterol olarak bilinen kolesterol. LDL değeri yüksekse karaciğerden damarlara yüklü miktarda kolesterol taşındığını biliyoruz. Bu durumda hastanın damar tıkanıklığı açısından riski yüksek.
Koca koca profesörler kolesterol diye bir hastalık yok diye medyada boy gösteriyorsa argümanınızı güçlendirmeniz gerek. Gelin bir hasta konuşalım. 14 yaşında erkek çocuk ailesinin dizinde cilt bozukluğu fark etmesi üzerine gittikleri aile hekimlerinde yüksek kolesterol saptanması üzerine kolesterol bozukluğu bölümüne gönderilmişti. Hastanın kötü kolesterol düzeyi çok yüksekti çünkü doğumsal olarak kandan kolesterolün temizlenmesini sağlayan genleri bozuktu. Hastanın bu kadar yüksek kolesterole maruz kalan damarları yıpranmıştı. İlaç ve afarez tedavisine rağmen 30’lu yaşlarda kalp kapak hastalığı nedeni ile aramızdan ayrıldı.
Bu kadar ağır kolesterol rahatsızlığı nadir gözükse de kolesterolün hastalık olmadığını söyleyen “profesörler” tarafından açıklanmaya muhtaç. Şu an çeşitli ülkeler çocuklarına hayatın ilk 6 yılında kolesterolün erken tanısı için tarama testleri yapıyorlar. Umarım bizim ülkemiz de bu tür tarama programlarını uygular.
Kolesterol yüksekliğinin iki kafa karıştırıcı tarafı var. Birincisi yüksek kolesterol herhangi bir şikayete yol açmadan damarları tahrip ediyor. Kişide bir şikayet oluşturmadığı için kolesterol tetkik edilmiyor veya önemsenmiyor. İkincisi kolesterolün damarı tıkama süreci çok yavaş, on yıllar sürebiliyor. Hastalar bazen “Hocam benim kolesterolüm 7 yıldır yüksek ama bana hiç bir şey olmadı” der. Uzun sayılabilecek bir sürede hastalık meydana gelmediği için bundan sonra da hastalık meydana gelmeyeceğini zannederler, medya zaten kafalarını karıştırmıştır.
Bir sonraki yazımda kolesterolün neden yükseldiğini anlattım. Yazıya burdan ulaşabilirsiniz.
Sağlıklı ve huzurlu bir ömür dilerim .