Damar tıkanıklığını oluşturan kabaca üç etmen mevcut; damar işlev bozukluğu(endotel disfonksiyonu), yangı (enflamasyon/iltihap) ve kolesterol.
Sadece kolesterol yüksek; damar işlev bozukluğu ve yangı yok ise damar tıkanıklığının oluşma süreci uzayacaktır. Ancak modern çağ insanları kaygı, işlenmiş gıda, hareketsizlik ve hava kirliliği ile lanetlendiği için damar hasarı ve yangının olmaması pek ihtimal dahilinde değil. Damar tıkanıklığı kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği gibi sevimsiz olaylar meydana getirir.
Önce damar işlev bozukluğundan bahsedelim. Damar işlev bozukluğu (endotel disfonksiyonu) damar iç yapısını oluşturan hücrelerin yıpranması,işlevini tam yerinde getirememesidir.
Şeker, şişmanlık, stres, sigara, egzersiz yapmama, ciddi yüksek kolesterol, yaşlanma ve böbrek yetersizliği damar işlev bozukluğunu başlatan sebepler. Damar işlev bozukluğu oluştuğunda damar tam gevşeyemez, damar geçirgenliği artar, tamir mekanizmaları bozulur. Bunun sonucunda damarın içinde dolaşan kolesterol damar duvarında birikmeye başlar. Bu birikim süreci on yıllar boyunca, herhangi bir şikayet meydana gelmeksizin olur. Birikim bir kez başladığında kendi kendini tetikleyen mekanizmalarla tıkanıklık sürekli büyür. En nihayetinde damar tıkanıklığı kalp krizi, felç veya ölüm ile neticelenir.
521550868
Yangı (enflamasyon/iltihap) vücuttaki hasar karşısında bağışıklık sisteminin verdiği yanıttır. Mikroba karşı açılan savaş gibi ani olabileceği gibi, çeşitli romatizmal hastalıklarda olduğu gibi süreğen olabilir. Süreğen yangı damar hastalığı için ciddi bir risktir. Yangı damar geçirgenliğini arttırır ve kolesterolün damar duvarında birikme hızını arttırır. Şöyle bir örnek verelim; varsayalım ki 160 kötü kolesterol değeri ile 60 yaşında kalp krizi geçirecekseniz, eğer vücutta süreğen yangı varsa 50 yaşında geçirirsiniz.
Son çalışmalar gösterdi ki insan vücudu ömrü boyunca belirli bir miktardan fazla kolesterole maruz kaldığında damar tıkanıklığı oluşuyor. Buna birikmiş (kümülatif) risk deniyor. Kişiyi damar tıkanıklığından korumak için kümülatif risk önemli. Diyelim ki LDL kolesterolünüz 125 olsun ve başkaca bir hastalığınız olmasın. Bu kolesterol değeri ile 40 yaşına geldiğinizde toplamda 5000 mg/yıl kolesterole maruz kalıyor damarlarınız ve damar tıkanıklığı riskiniz yıllık %1 oluyor. (Yani bu farazi hastaya benzeyen 100 kişiden 1’i bu yıl kriz geçirecek. ) Bu kişinin 60’lı yaşlarında damar tıkanıklığı riski yıllık %4’e ulaşıyor. LDL kolesterolü 160 olduğunda 40 yaşında 6400 mg/yıl kolesterole maruz kalan damarlarınızda yıllık risk %2 , 60 yaşında yıllık %10 kalp krizi ve felç riskiniz oluyor.
Avcı-toplayıcı kabilelere, diğer memeli hayvanlara , yeni doğanlara baktığımızda anlıyoruz ki ideal LDL seviyesi 35-70 arasında. Aslında doğada kötü kolesterolü 80’i geçen tek canlı biziz.
İnsanoğlu doğduğunda 40 ile 60 arasında bir LDL düzeyi ile doğar, 2 yaşına doğru bu düzey 70’e çıkar. Bundan sonra çocuğun beslenme alışkanlığına göre 10 yaşına doğrıı 120’li değerlere çıkar veya 90’lı değerlerde sabit kalır. Düzgün beslenen, egzersiz yapan çocuk ile yapmayan arasındaki 40 birimlik kolesterol farkı, 30-40 sene boyunca sessizce damarları tahrip ederek, ilerleyen yaşlarda damar tıkanıklığına sebep olacaktır. Toplumdaki damar tıkanıklığı yaygınlığının kontrol edilmesi için erken çocukluk döneminden itibaren harekete geçmek şart. Nasıl okullarda aşı programlarımız varsa düzgün beslenme ve kolesterol programları da yapabilmeliyiz.
Kolesterol yüksekliği ile nasıl mücadele edeceğimiz sonraki yazının konusu olsun.
Sağlıklı ve huzurlu bir ömür dilerim.